Milas’ta öldürülen Zehra’nın katil zanlıları hakim karşısına çıktı

Muğla'nın Milas ilçesi Selimiye Mahallesinde çalıştığı işletmede öldürülen ve cesedi işletmenin bahçesindeki suni gölete atılan 18 yaşındaki Zehra Bayır cinayetinde sanıkların yargılanmasına başlandı.

Muğla'nın Milas ilçesi Selimiye Mahallesinde çalıştığı işletmede öldürülen ve cesedi işletmenin bahçesindeki suni gölete atılan 18 yaşındaki Zehra Bayır cinayetinde sanıkların yargılanmasına başlandı.

Kardeşinin tedavi parasını kazanmak için Konya'dan Milas'a gelen ve bir eğlence mekanında şarkı söyleyen Zehra Bayır, iddiaya göre 24 Temmuz 2022'de çalıştığı eğlence mekanı sahibi ile para meselesi nedeniyle tartıştı. Tartışmanın ardından başına sert bir cisimle vurularak öldürülmesinin ardından cesedi işletmenin bahçesindeki yapay gölete atıldı. Muğla İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler tarafından 18 yaşındaki Zehra Bayır'ın ölü bulunmasının ardından gerçekleştirilen soruşturma çerçevesinde üç kişi tutuklandı, üç kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Zehra Bayır'ın ölümü ile ilgili olarak mekan işletmecileri İlimder İlter ile ağabeyi Ömer İlter ile mekanda garson olarak çalışan Ünal Karakülah 'Kasten öldürme, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' iddiası ile çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Hatice K., Taner K. 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme', Ahmet G. isimli şüpheli ise 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçuna yardım etme' iddiası ile tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Milas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Zehra Bayır'ın öldürülmesi ile ilgili hazırlanan fezleke Bodrum Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Fezlekede Zehra Bayır'ın 24 Temmuz tarihinde gece saat 03.43 ila 15.45 saatleri arasında öldüğü, şüphelilerin kullanımlarında olduğu değerlendirilen araçlara ait plaka tanıma sistemi (PTS) ve şüphelilerin olay saatinde bulundukları yeri gösteren baz bilgilerini de gösteren HTS kayıtlarının mevcut olduğu ve dosyaya işlendi.

Olayın ilk duruşması, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanıklar, İlimder İlter, ağabeyi Ömer İlter ve garson Ünal Karakülah, taraf avukatlar ile sanıkların yakınları katıldı. Sanıkların dinlenmesiyle başlayan duruşma, tanık Buse G., ardından taraf avukatların dinlenmesiyle sürdü. Duruşmada avukatlar arasında zaman zaman tartışma çıktı. Sanık avukatları, soruşturmanın hem kolluk hem de adli yönden doğru yürütülmediğini belirterek tutuklu sanıkların tutuksuz yargılanmalarını talep etti. Dosyada adı geçen tanıkların dinlenmesi için duruşma 5 Ekim tarihine ertelenirken, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Tutuklu sanık İlimder İlter, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini ifade ettiği savunmasında şu ifadelere yer verdi;

'Saat bir gibi kuzenimle alana gittik. Çay içtik beraber ve ben daha sonra dinlenmek için odaya çıktım. 5 dakika sonra kız arkadaşım Buse yanıma geldi. Kısa bir süre yanımda kaldı ve daha sonra gitti. Bende o sıra balkona çıktım jandarmaların geldiğini gördüm. Aşağıya indim, kızlar mekandan çıkıyordu. Balkondayken Zehra bana 'sevgilin nerede?' dedi. Ben de kendisine cevap vermedim. 15-20 dakika sonra tekrar müzik sesi gelince balkondan ayrıldım. Zehra ise balkondan içeriye girdi. Ben tek başıma kamelyaya gittim. Buse yanıma geldi, beraber mutfağa gittik. O arada Zehra'yı hiç görmedim. Sabah 6.00 gibi oradan ayrıldık. Annemin kaldığı eve gittik bir şeyler yedik. Daha sonra Buse'yle beraber yaşadığımız eve gittik. Akşam 18.00'a doğru mekana gittik. Hatice yanımıza geldi. Suda birisinin olduğunu söyledi. Bende halüsinasyon görüyorsun dedim. Suya doğru gittiğimde kalçası dışarıda, başının suda olduğunu üzerinde beyaz örtü olduğunu gördüm ve insan olduğunu netleştirdim. Hatice havuzun oraya geldi ve 'o Zehra değil mi?' dedi. Zehra olduğunu anlamıştım ve şoka girdim. Taner ve Ela Zehra'yı sudan çıkardı. Bende nerede bulundu diye sorarlar diye sudayken fotoğraf ve video çektim. İsmini bilmediğim birisi elime battaniye verdi. Ben battaniyeyi örtemedim. Kulaklarım çınladı, gözlerim karardı. Jandarma geldi, olayın orada değil burada olduğunu söyledi. Bende çektiğim fotoğrafları jandarmaya göstermesi için Ömer ağabeye attım ve mesajları sildim. Zehra'ya ne olmuş olabilir hiçbir fikrim yok. Zehra bana 'Buse'yi odana attın Allah belanı versin' diye mesaj atmıştı. Ben de 'senin gibi kimseyi odama atmam Allah senin belanı versin' diye mesaj attım. Daha sonra sesli mesaj gönderdi. Ne dediğini anlamadım, hepsine görüldü yaptım. Sonrasında mesajları sildim. Zehra'nın o gece bana neden öyle mesaj attığını bilmiyorum. Aramızda hiçbir husumet yoktu. Zehra'nın odasının temizlendiğini iddianameyi okuyunca gördüm. Benim kız arkadaşlarımın numarası erkek ismiyle kayıtlıdır. Zehra'yla flörtleştik. Farklı kişilerle de görüştüğüm için erkek ismiyle kaydediyorum. Asıl sevgili olan Hamdi Berat'tan şüpheleniyorum. Fotoğraf ve videoları çekerken jandarmayı aramak aklıma gelmedi. Ben adliye personelini çağırmadım. Kimin çağırdığını bilmiyorum. O gün Hatice çok soğukkanlıydı. Hatice beni bu olaya karıştırmayın gitmek istiyorum dedi ve Zehra ile araları kötüydü. Üstümde çok büyük bir baskı vardı. Korkmuştum ilk defa ceset görmüştüm. Zehra'nın başında bekledim, diz çöktüm. JASAT tarafından baskı vardı. Ben 1 yıldır ceza yatıyorum psikolojik olarak kötü durumdaydım.'

Mekan işletmecilerinden tutuklu sanık Ömer İlter ise mekanda çalışan herkesin parasını günlük şekilde aldığını dile getirerek şu savunmayı yaptı;

'Ben Ünal'ın beni aramasıyla gittim. Olaydan önceki gece akşam 20.00 – 21.00 gibi mekana gittim. Polis arkadaşlar geldi, 02.00 gibi gittiler yarım saat dışarıda sohbet ettik. Daha sonra 3 gibi jandarma geldi Kimlik kontrolü yaptı. 04.00 gibi kasaya geçtim ve 4.30 gibi 2 bayan arkadaşla mekandan ayrıldık. Bayanlara Milas'tan poğaça aldık, ve onları aparta bıraktım. 05.30 gibi dükkana gitti. Daha sonra eve gittim. Suçlamaları Kabul etmiyorum. Tutuklanacağım aklıma gelmedi. Duşa girmek üzereyken Ünal aradı. Zehra'yı gölette bulduklarını söyledi. Ben de yardım edin dedim belki ölmemiştir. Şoka girmiştim soğuk suyla duş alıp çıktım. Yoldayken Ahmet'i aradım. 'Beni de al' dedi ben de alamam deyince araç gönder dedi. İşletmeye gittim Zehra'yı üzerinde battaniye örtülü gördüm. Oradakilere ne olduğunu söyledim. Herkes bilmediğini söyledi. O esnada konuşanlar intihar olabileceğini söylüyordu. Bende olay intiharsa dükkan mühürlenir düşüncesiyle odaları boşaltın dedim. 'Jandarmayı aradınız mı?' diye sorduğumda aramadıklarını söylediler ben jandarmayı aradım. Ünal, 'kötüyüm burada duramıyorum Ahmet'i almaya ben gideyim mi?' dedi. Ahmet geldiğinde jandarma oradaydı. Ben jandarmaya gittim tanık olarak ifade verecektim. Jandarma yarım saat sonra yanıma geldi 'şüpheli olarak ifadeni alacağız' dedi. Ahmet adliyeden dostumdur. Zehra'nın eşyalarını jandarmaya ben teslim ettim. Hatice gitmek istiyordu ifade vermek istemiyordu. Ailesi Zehra'nın yanında olduğunu bilmediği için bölgeden ayrılmak istedi. Jandarma bana 'olayla alakan olmadığını biliyoruz bana yardım et seni bırakalım' dedi. İşletmede herkes hesabını günlük alırdı. Ben de sadece birikmiş olarak Hatice'nin parası vardı. Banka hesabı olmadığı için bana veriyordu. Hatice bir gün bana Zehra'nın kendisini uyuşturucu sattığını söyleyerek şikayet ettiğini söyledi.'

Mekanda garson olarak çalışan tutuklu sanık Ünal Karakülah da üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini dile getirerek şöyle dedi;

'Zehra içeride müşteriyle bir şeyler içiyordu. Daha sonra 04.30 sıralarında Zehra'yı müşterisini uğurlarken gördüm. Sabah Ela ile ayrıldık. Çorba içmeye gittik ve oradan eve gidip uyuduk. Daha sonra öğlen Selimiye'ye gittik. Dükkanda temizlik yaptık. Akşam İlimder geldi ve ona geç geldiği için bağırdım. Daha yanımıza Hatice geldi gölde biri var dedi. İlimder'e bak dedim. Daha sonra biz de gittik. Ela, Taner ve ben havuza girerek Zehra'yı çıkardık. Battaniye örttük üstüne. Sonra Ömer Bey'e haber verdim ve mekana geldi. Ben kendimi iyi hissetmiyorum diye Ömer Bey'e 'Ahmet Bey'i ben alabilir miyim?' dedim ve alandan ayrıldım. İlk kez böyle bir şeyle karşılaştığım için olayın şokundaydım kendimi ifade edemedim.'

'TEHDİTLE İFADE VERDİM'

Tanık Buse G., ilk ifadesini tehdit altında verdiğini ve ifadenin doğru olmadığını dile getirerek şöyle dedi;

'Savcılığa verdiğim ifade geçerlidir. Paralarımızı V.İ.'den alırdık. Sıkıntımız olunca V.İ.'ye söylerdik. Zehra ile yaklaşık 1 yıldır çalışıyoruz. Hiç konuşmazdık, arkadaşlığımız yoktu. Zehra ile İlimder arasında daha önce sevgili olduklarına dair İlimder'in söylemleri olmuştu. Biz İlimder ile beraber aynı evde yaşıyorduk, sevgiliydik. Cezaevine girdikten sonra ayrıldık. Olay günü Tuğba'dan telefon geldi. Bana 'Zehra intihar etmiş, bugün dükkana gitmiyoruz' dedi. İlimder'e ne olduğunu sordum, 'kapat' dedi. Whatsapp'tan aradı 'jandarma var ben seni sonra ararım' dedi. Olaydan sonra şahıslara ait başka bir mekanda çalışmaya devam ettim. Burada müşterinin içkisini içtim diye V.İ. beni darp etti ve darp raporu aldım, şikayetçi oldum. V.İ. bize ne ifade vereceğimizi söyledi, bizi tehdit. Etti. Bana mekana müşteri olarak geldiğimizi söylememi istedi. Tehditle ifade verdim bu nedenle ilk ifadem doğru değil.'

Müştekilerin avukatlarından Dorukhan Abalı, 'Zehra henüz 18 yaşında genç bir kızdı. Ona yapılanlara sessiz kalamazdık. Ancak birçok Kadın derneklerinin bu gün Zehra'yı yalnız bıraktığını gördük. Duruşmayı sadece Bodrum Kadın Dayanışma Derneği takip etti. Onlara da buradan teşekkür ederim. Diğer dernekler duruşmayı bırakın takip etmeyi bir destek paylaşımı bile yapmadılar. Ama biz her şeye rağmen Zehra'nın katillerinin tespit edilmesi ve en ağır cezayı alması için sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağımızı herkesin bilmesini istiyoruz.' ifadelerini kullandı. 

Bakmadan Geçme