Ne Amazonlar, ne krallar… Bu şehir tanrıların oğluna adanmış
Her sur taşı, her mezar, her sütun binlerce yıllık bir hikâyenin sessiz anlatıcısı. Keramos'un taşlarında saklı tarih, yeniden konuşmaya başlıyor.
Gökova’nın Sessiz Sırrı: 3000 Yıllık Unutulmuş Bir Kent
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Ören Mahallesi'nde, Ege’nin kıyısında zamana meydan okuyan gizemli bir şehir yatıyor: Keramos Antik Kenti. Adını mitolojik bir kahramandan alan bu antik yerleşim, binlerce yıl boyunca tanrıların, tüccarların, askerlerin ve efsanelerin iç içe geçtiği bir yer haline geldi. Antik çağda Attika-Delos Deniz Birliği’nin bir üyesi olan Keramos, daha sonra Rodos'un kontrolüne girmiş, Roma İmparatorluğu döneminde büyümüş, Bizans döneminde ise bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Her dönemden iz taşıyan bu şehir, günümüzde toprağın altında uyuyor; ama onu bilenler, her taşın bir sır fısıldadığını söylüyor.
Bu Şehrin Kurucusu Bir Tanrının Oğluydu
Keramos’un ismi bir söylenceye dayanıyor: Efsaneye göre, çömlek sanatının koruyucusu sayılan Keramos, şarap tanrısı Dionysos ile Giritli prenses Ariadne’nin oğluydu. Bu tanrısal soy, Keramos halkı için yalnızca bir efsane değil, bir kimlikti. Kentin adını taşıdığı kahraman, Atina’daki Kerameikos semtine de ilham kaynağı olmuştu. Anadolu’da ise kendi adına bir şehir kuruldu: Çömlekçilikle, zanaatla, tanrılarla iç içe bir şehir. Bu ismin, hem mitolojik hem de mesleki anlamda kullanılıyor oluşu, kentin çömlekçilikle olan bağını da düşündürüyor.
Zeus’un Kılıcı Bu Topraklarda Parladı mı?
Keramos, sadece mitolojik kökeniyle değil, kutsal birliklere katılmasıyla da dikkat çeker. Antik dönemde Zeus Chrysaoreus’a adanmış olan Chrysaor Birliği’nin bir üyesiydi. Birliğe ait toplantıların yapıldığı düşünülen kutsal alan, bugün Bakicak Tepesi'nde yer alıyor. Burada dev taş bloklardan oluşan bir tapınak temeli, arkaik dönemlere ait bir genç erkek başı ve çift taraflı balta (labrys) kabartması ortaya çıkarıldı. Bu semboller, burasının tanrı Zeus’un onuruna inşa edilen bir merkez olduğunu düşündürüyor.
Taşlarla Örülmüş Bir Labirent: Kaybolmuş Bir Kentin Haritası
Keramos’un kent planı, özellikle Hellenistik döneme tarihlenen sur kalıntılarıyla gözler önüne seriliyor. Çokgen taşlarla örülmüş, bazı bölümleri hâlâ ayakta olan bu surlar, antik çağın mühendislik başarısını gösteriyor. Kenti koruyan bu duvarlar arasında agora, hamam ve muhtemel bir tapınak alanı da yer alıyordu. Kentin doğusunda yer alan, mimarisiyle dikkat çeken Kurşunlu Yapı ise kabartmalı duvar süslemeleriyle tapınak işlevi görmüş olabilir. Ayrıca Keramos’un bastığı antik sikkelerde Zeus, Apollon ve kutsal hayvan figürleri görülür; bu da kentin dini yapısını yansıtır.
Rodos’un Gölgesinden Roma’nın Işığına
Keramos, MÖ 2. yüzyılda Rodos’un kontrolü altına girmiştir. Bu dönemde yarı özerk statüyle yönetilmiş, komşu şehirlerle anlaşmazlıklarında Rodos’tan destek almıştır. Ancak MÖ 167’de Rodos’un Anadolu’daki toprakları elinden alınınca, Keramos tekrar bağımsızlığını kazanmıştır. Roma İmparatorluk döneminde kent, sikkelerini basan, gelişen bir liman şehri haline gelir. MS 69 yılında Keramoslu atlet Polites, Antik Olimpiyat Oyunları’nda üç ayrı yarışta birinci olmuş ve kentinin adını duyurmuştur. Bu olay, Keramos’un kültürel ve sosyal yaşamının büyüklüğünü gösterir.
Göğe Uzanan Haç: Keramos’un Piskoposları
Hristiyanlığın yayılmasıyla birlikte Keramos, MS 5. yüzyıldan itibaren piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Efes ve İznik konsillerine katılan piskoposlar bu kentten gönderilmiş, şehir dini karar alma süreçlerinde söz sahibi olmuştur. 431’de Piskopos Spudasius, 787’de Piskopos Maurianos ve 879’da Piskopos Symeon konsillere katılan isimlerdir. Bu da Keramos’un Bizans döneminde hem dini hem siyasi açıdan etkin bir rol oynadığını gösterir. Zamanla kent küçülmüş, 13. yüzyıl sonrası kırsal yerleşime dönüşmüştür.
Kale Hep Aynı Kalıyor: Yüzyılların Savunma Tepesi
Keramos’un en yüksek noktasında yer alan ve bugün “Asar Kale” olarak bilinen savunma alanı, Hellenistik dönemde inşa edilmiş, Bizans ve Menteşe dönemlerinde de kullanılmıştır. Bu kale, sadece bir askeri nokta değil, aynı zamanda zamanın içinden geçen bir gözlem kulesi gibidir. Gökova Körfezi’ne bakan manzarasıyla hem antik çağın savaşlarını hem modern çağın sessizliğini izler.
Efsanelerde Amazonlar Yok, Ama Tanrılar Hep Buradaydı
Anadolu’nun batısındaki birçok şehir Amazon efsaneleriyle anılsa da, Keramos’un doğrudan Amazonlar ile ilgili bir anlatısı bulunmamaktadır. Buna karşın kent, kendisini tanrısal bir soyla ilişkilendirmiştir. Dionysos’un oğlu Keramos’un adıyla yaşayan bu halk, kutsal bir zanaatın, çömlekçiliğin temsilcisi olarak görülmüştür. Tanrı Zeus’un kültü, Apollon figürleri ve Dionysos bağlantısı bu halkın kendisini nasıl tanımladığını açıkça ortaya koyar.
Keramos Bugün Nerede? Yeniden Doğan Bir Antik Şehir
Bugün Keramos’un büyük kısmı Ören Mahallesi’nde yerleşim altında olsa da, kazı ve koruma çalışmaları son yıllarda hız kazanmıştır. Özellikle Milas Müzesi ve YK Enerji iş birliğiyle yürütülen kurtarma kazıları sonucunda, mezarlar, lahitler, tapınak kalıntıları Arkeopark alanında sergilenmeye başlamıştır. Ayrıca 2022’de başlayan yüzey araştırmalarıyla Keramos’un sınırları, yapı envanteri ve dini merkezleri belgelenmiştir. Tüm bu çalışmalar, bu unutulmuş kenti yeniden tanımamızı sağlıyor.