Bafa tehlikede…

İTÜ’lü yerbilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz Türkiye'deki fay hatlarının geçtiği 110 ilçeyi açıkladı.

İTÜ’lü yerbilimci Prof. Dr. Okan Tüysüz Türkiye’deki fay hatlarının geçtiği 110 ilçeyi açıkladı.

Ben, Muğla Milas Bafa’da oturduğum için kendi bölgemi merak ettim.

Bafa, Aydın-Söke ile Muğla-Milas arasında. Sınır tam Bafa Gölü’nün ortasından geçiyor. Sayın Tüysüz’e göre, Aydın ve Muğla’daki fay hatları şu ilçelerde yer alıyor:

AYDIN: Bozdoğan, Germencik, İncirliova, Koçarlı, Köşk, Kuşadası, Nazilli, Söke, Sultanhisar, Yenipazar

MUĞLA: Menteşe, Milas

Haber Türk’te 23 Şubat 2023 tarihinde yer alan bir habere göre ise Muğla’da dört fay hattı var. Dr. Murat Ersen Aksoy’a göre, Muğla’daki fay hatları:

  • Burdur Fethiye fay hattı,
  • Gökova fayı,
  • Muğla-Yatağan fayı ve
  • Milas fayı.

Bu dört ana fay sistemi bu bölgede etkin.

ALÜVYONLU BAFA BÖLGESİ

Bafa eski zamanlarda Beşparmak dağlarının eteklerinde Latmos ve Hareklea kentlerini Ege’ye bağlayan Latmos Körfezi’ydi. Menderes’in ve diğer çay ve derelerin getirdiği alüvyonlarla Ege’den koptu Bafa Gölü’nü oluşturdu. Şimdi Söke Ovası, Mersenet Çayırı, Bafa Çayırı, Kapıkırı Çayırı gibi sulak tarım arazileriyle çevrili. Buralar hergün yasal ve yasadışı olarak yapılaşmakta. Son olarak Gölyaka köyü’nün Bafa Gölü yakınındaki, eskiden göl ile bitişik olan ve yakın zamana kadar su basan, Koca Mezarlık / Meşetlik isimli sulak tarım arazisine zeytinyağı fabrikası yapıldı. Çok yazdık çizdik. Vaz geçilmedi. Kaldırılmadı. Kapıkırı bölgesi kaçak yapılarla doldu. Söke Ovası öyle. Söke Milas karayolu üzeri öyle. Bölge tarım bölgesi olmasının yanısıra aynı zamanda tabiat parkı.

Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik’in  basına yaptığı açıklamada söylediği şu sözler Bafa bölgesi için de önemli:

– Demre, Finike, Kemer, Manavgat, Serik, Alanya bu ilçelerin hepsi denize yakın, bir iki metre kazıyorsunuz zeminden su çıkıyor. Buralar bizim delta ovası dediğimiz alüvyon zemin üzerine yapılmış, depremin büyüme etkisinin büyük olduğu yerlerdir.

– Depremlerde oluşan mal ve can kaybının önemli nedenlerinden birisi alüvyonlu taban arazidir. Depremlerde alüvyon kalınlığının az olduğu alanlarda bina hasarı az iken, alüvyonların kalın olduğu alanlarda yıkım daha fazladır. Alüvyon kalınlığı deprem etkisini artırıcı yönde etki eder. Bu alanlarda yapıların büyük çoğunluğu yıkılır. Deprem bölgelerinde alüvyon kalınlığı araştırılıp, yapılaşma buna göre yönetilmelidir.

HALKA HESAP VEREMEZSİNİZ

Jeoloji Profesörü Doğan Perinçek 12 Şubat tarihli Aydınlık Gazetesine yaptığı açıklamada, “Alüvyon alanlarında sürekli yapılaşma izni veren, başta Çanakkale olmak üzere; belediyelerin dikkatini bir kez daha çekmek isterim. Demedi demeyin; sonra deprem sizin kulağınızı öyle bir çeker ki, hesabını halka veremezsiniz!” dedi.

Prof. Dr. Perinçek şunları söyledi:

KAĞITTAN KAYIK GİBİ BİNALAR SALLANIR

– Zemin sıvılaşması alüvyon alanlarında olur ve zemin sıvılaşması sonrası binalar sanki kağıttan bir kayık gibi sallanır, yerin içine gömülür yada yan yatar. Binanın belki camları bile kırılmaz ama artık mesken olarak görev yapamaz hale gelir. Bu nedenle alüvyon olan alanlarda yapılaşmadan kentleşmeden kaçınmak gerekir.

  • Alüvyon zemin depremin yıkıcı etkisini artırır. Depremin şiddeti artar.  Binalar daha kolay hasar görür.
  • Alüvyon zemin üzerine mecbur kalır kurallara uygun bina yaparsanız, inşaat maliyetleri artar.
  • Alüvyon alanlarda kentleşme olursa tarım alanlarını kaybedersiniz.

Prof Dr. Doğan Perinçek’e, bu bilgilerden yola çıkarak, özel olarak Bafa’nın durumunu sordum. Yanıt şöyle:

– Batıda iki küçük fay var. Bunlar kısa boylu olduğu için tehlikeli görmüyorum fakat kuzeydoğusunda Germencik dolayında ve buradan Aydın Nazilli yönünde uzanan faylar büyük deprem yaratabilir.

– Bu durumda Bafa Gölü civarında alüvyon üzerinde yapılan yapılar alüvyon zemin üzerinde olduğu için depremin yıkıcı etkisini daha kuvvetli hissedecektir. 

– Bu nedenle her yerde olduğu gibi burada da yanlış yapıyoruz. Tarım alanlarını imara açıyoruz. Halbuki Bafa Gölü civarında sağlam zemin alanları var. Yapıları oraya kurup tarım alanlarını koruyabiliriz.

VEBALİ KİMİN BOYNUNA?

Ben yeterince yazdım. Artık hocalar uyarıyor. Sayın Prof. Dr. Doğan Perinçek’i dinleyin:

– Demedi demeyin; sonra deprem sizin kulağınızı öyle bir çeker ki, hesabını halka veremezsiniz!

Tarih, kültür, tabiat varlıklarını korumayanlar! Su baskını tehlikesine boş verenler! Bari deprem tehlikesini ciddiye alın. İnsanlarımızın yaşam hakkına saygı gösterin.

Olası bir felaketin vebali ağır olur, kaldıramazsınız

Abdullah Gürgün

Ulusal kanal

Bakmadan Geçme