Milas’ta Kapatılan Maden Sahalarına 22.100 Zeytin Ağacı Dikildi
Her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor Muğla Milas’ta kapatılan maden sahalarının olduğu bölge ağaçlandırıldı. 22 bin 100 zeytin ağacının ekildiği bölgede her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor.
- Her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor Muğla Milas’ta kapatılan maden sahalarının olduğu bölge ağaçlandırıldı. 22 bin 100 zeytin ağacının ekildiği bölgede her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor.
Muğla Milas’ta kapatılan maden sahalarının olduğu bölgeye binlerce zeytin ağacı dikildi. 22 bin 100 zeytin ağacının ekildiği bölgede her yıl ortalama 40 ton zeytin üretiliyor. Hasadı yapılan zeytinlerin 8 tonu ise soğuk sıkım zeytinyağı ve zeytinyağı sabunu üretimi için kullanılıyor. Ayrıca Muğla Milas’ta faaliyet gösteren Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ise Türkiye’nin elektrik ihtiyacının ortalama yüzde 2,5’ini karşılıyor. Santrallerde ve diğer tesislerde istihdam edilenlerin yüzde 75’ini bölge halkı oluşturuyor. Bölgede yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren YK Enerji Genel Müdürü Mesut Serhat Dinç, “Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri, devletimiz tarafındın Muğla ili, Milas ilçesinde yerli linyit kömürü kullanarak elektrik üretmek amacıyla, sırasıyla 1987 ve 1995 yıllarında devreye alınarak faaliyete geçirildi. Her iki santralimizin en büyük özelliği, bu bölgede bulunan kömürün cinsi ve özelliklerinin dikkate alınarak kurulmuş olmasıdır. Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim Santralleri, 23 Aralık 2014 tarihinde 2,7 milyar dolarlık bedelle Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirme ihalelerinden biri olarak kayıtlara geçti” dedi.
Dinç, “Yeniköy Termik Santrali, her biri 210 MW gücünde 2, Kemerköy ise yine her biri 210 MW olmak üzere 3 üniteden oluşuyor. Santraller Türkiye’nin elektrik ihtiyacının ortalama yüzde 2,5’ini karşılıyor. Yerli kaynakları kullanarak yaptığı üretimi ile elektrik piyasalarının hali hazırda stratejik oyuncularından birisi konumunda bulunan termik santraller, ülkemiz için stratejik öneme sahip tesisler kategorisinde yer alıyor” ifadelerini kullandı.
İstihdam ve bölgeye katkısı
Santrallerin Muğla’nın en büyük işverenleri arasında yer aldığına dikkat çeken Dinç, “Santrallerimiz ve linyit işletmemizde direkt ve yüklenicilerimizle birlikte toplam 3 bin 100 kişi istihdam ediliyor. Aileleri de hesaba katıldığında 12-13 bin kişinin hayatına dokunmuş oluyoruz. Santrallerde ve diğer tesislerde istihdam edilenlerin yüzde 75’ini bölge halkı oluşturuyor. Ayrıca zeytin toplama ve arkeolojik kazılarda da bölge kadınları istihdam edilerek dezavantajlı kesimlere destek veriyoruz” şeklinde konuştu.
Dinç, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizin enerji dönüşümüne katkıda bulunmak amacıyla maden sahalarımızın bulunduğu alanlara toplamda 40 MW’lık iki ayrı güneş santrali kurmak için lisanslarımızı aldık. 20 MW’lık iki santralin kurulum çalışmalarına Kasım ayında başlayacağız. 2023 Haziran ayında da üretime geçmeyi planlıyoruz. Yatırım miktarı henüz kesinleşmedi ancak megavat başına 750 bin dolardan hesaplarsak toplamının 40 milyon dolarlık bir rakama ulaşacağını söyleyebiliriz. Ayrıca 2038 yılında bölgedeki kömür tamamen bittiğinde maden sahalarının önemli bir bölümüne o dönemin teknolojisine uygun olarak yenilenebilir enerji santralleri kurma planımız var. İlgili kurumlar izin verdiği taktirde bu planımızı da hayata geçirmek istiyoruz. Bugünden başlattığımız çalışmalarla 2040 vizyonumuzu “sıfır karbon ayak izi” olarak belirledik.”
Santralin özelleştirilmesinin tamamlandıktan sonra 2019 yılında rehabilitasyon çalışmalarına başladıklarını belirten Dinç, “Alman GE ile yapılan anlaşma çerçevesinde toplam 280 milyon euroluk bir yenileme çalışması başlatıldı. Şu anda Kemerköy santralindeki iki ünitenin yenilenmesi bitirildi, üçüncü ünite için de çalışmalar sürüyor. Yüklenici firma ile yapılan sözleşme dışında; yangın algılama ve söndürme sistemleri için 4,5 milyon dolar, ayrıca ilerleyen zamanda 4,6 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirildi. Rehabilitasyon çalışmaları için ise 102 milyon TL’lik ek yatırım harcaması oldu. Rehabilitasyon çalışmaları sonucunda çevre emisyon kriterleri Avrupa standartlarına getirildi ve ünite başına kurulu güçte 20 MW kapasite artışı sağlandı. Rehabilitasyon öncesi ünitelerin kapasiteleri 210 MW olmakla birlikte yılların verdiği yaşlanma ve degradasyona bağlı olarak fiiliyatta 190 MWh bandında bir üretim söz konusuydu. Yenilenmenin ardından aktual üretim 230 MWh’a çıkarıldı. Yenilenen türbin, kazan boruları, yardımcı sistemler ve hayata geçen otomasyon sistemi ile ünite emre amadeliği de yüzde 5 oranında artırıldı. Yine rehabilitasyon öncesi eski ünitelerin ihtiyacı olan majör bakım aralığı da 12 aydan 18 aya çıkmış oldu. Bu yenilemelerle birlikte daha az kömürle aynı miktarda enerji üretilmeye başlandı. Kükürtdioksit (SO2) oranlarını 1000’den 400’e (mg/Nm3) indirildi, toz parçacıkları ise 100’den 50’ye (mg/Nm3) çekildi. NOx emisyonunu ise 800’den 200’e (mg/ Nm3) indi. Şu anda Türkiye’nin örnek gösterilecek modern ve çevreci termik santrali hayata geçirilmiş oldu” şeklinde konuştu.
Karbon ayak izi
Dinç, “Tüm santrallerimizde ve tesislerimizde çevre yönetim sistemi uygulanıyor. Üretim kaynaklı atıklar ile tüm evsel atıklar dönüştürülüyor. Su ve elektrik yönetim sistemi ile her geçen yıl ciddi tasarruf elde ediliyor ve yine her geçen yıl birçok kalemdeki tüketimimizi düşürüyoruz. Bu kapsamda Karbon Ayak İzi Standardı ISO 14064 ve Su Ayak İzi Standardı ISO 14046 belgelerine sahibiz. Ayrıca yine yıllık bazda sera gazı hesaplaması ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına beyanı yapıyoruz. Karbon ayak izimizi azaltmamız için, enerji verimliliği, iç tüketimin azaltılması gibi temaları ön plana çıkartan ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi belgelerini de almış durumdayız” dedi.
Yeniköy Kemerköy Termik Santralleri’nin kurulduğu günden bu yana bölge halkıyla birlikte gelişimini sürdürdüğünün altını çizen Dinç, “İstihdamımızın yüzde 75’ini Milaslılar oluşturuyor ayrıca yine tüm satın almalarımızı Milas ve Muğla bölgesinde gerçekleştiriyoruz, yerelliğe büyük önem veriyoruz. Bunun yanı sıra santrallerimizin bulunduğu bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine de katkı sunuyoruz. Bölgedeki tüm köy muhtarlarıyla 7/24 iletişim halinde olduğumuz mesajlaşma grubumuz var. Muhtarlarımız bize anında ulaşabiliyor. Çevre okullarımızda çevre, iş güvenliği, yangınla mücadele ve acil müdahale eğitimleri veriyoruz, çalışanlarımızın ev kadını olan eşlerine Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü öncülüğünde meslek edindirme kursları düzenliyor, bu kurslardan edindikleri bilgilerle ürettikleri ürünleri satmaları için hayır panayırları yapıyoruz. Köylerin gelişimi için çevre köy muhtarlıklarına ihtiyaç durumunda makine ve malzeme temini sağlamak kaydıyla okul yolu, cami tadilatı, muhtarlık binası inşası, toplanma yeri kazandırmaya kadar çeşitli başlıklarda katkı sunmaya çalışıyoruz. Staj ve burs olanaklarımız sürekli olarak devam ediyor. Lise ve üniversite öğrencilerine katkı sunmak bizim de geleceğe daha güvenli bakmamızı sağlıyor” açıklamalarında bulundu.
“Kapatılan maden sahalarının olduğu bölgede 22 bin 100 zeytin ağacımız bulunuyor”
Şirketlerinin kendi talebi ve isteğiyle Orman Genel Müdürlüğü ile 2020 yılında “Ağaçlandırma İşbirliği Protokolü” imzalandığını hatırlatan Dinç, “Bu kapsamda ülke genelinde 2 milyon fidan dikimi gerçekleştirildi. Nihai hedefimiz ise bu sayıyı 5 milyona çıkarmak ki bunu da önümüzdeki yıllarda yapacağız. Ayrıca; Muğla – Milas Yeniköy Linyit İşletmesi Madencilik faaliyetleri kapsamında, madencilik faaliyetlerinin başlangıcından bu yana üst örtü dekapajı yapılan sahalardan taşınarak, dökümü tamamlanan sahalara belirli bir planlama dahilinde 1992 yılından itibaren ağaç dikimi yapılıyor. Toplamda 1992’den günümüze gelinceye dek 93 hektarlık maden faaliyet alanlarımızda 415 binin üzerinde akasya, zeytin, kızılçam, fıstık çamı, mavi selvi, sakız ağacı, incir ağacı dikimi yapıldı. Ayrıca yine kapatılan maden sahalarının olduğu bölgede 22 bin 100 zeytin ağacımız bulunuyor. Bu ağaçların hasadı yine bölgedeki köylülerimiz tarafından yapılıyor. Her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor. Zeytinlerden ise 8 ton soğuk sıkım zeytinyağı ve zeytinyağı sabunu üretiyoruz. Bu ürünlerden ticari bir kazanç elde etmeyip şirket çalışanları ve diğer paydaşlarla paylaşıyoruz” diye konuştu.
“Zeytinyağına coğrafi işaret alındı”
Kapatılan maden sahalarındaki zeytinliklerden elde edilen zeytinyağlarının kısa bir süre önce Milas Ticaret ve Sanayi Odası tarafından coğrafi işarete layık görüldüğünü belirten Dinç, “Tüm dünyada ayrı bir yere sahip olan Milas zeytinyağları, Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret alarak önemli bir başarıya imza attı. Yeniköy Kemerköy zeytinyağları da AB tarafından verilen coğrafi işaretli zeytinyağları arasına girdi” dedi.
Maden sahalarında kömür çıkartılmadan önce Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde arkeolojik kazılar yapıldığını söyleyen Dinç, “Bugüne kadar yapılan kazılarda erken tunç, geç geometrik, arkaik, klasik, helenistik, erken Roma, Doğu Roma dönemlerine ait farklı tiplerde 75 adet mezar, dört adet zeytinyağı işliği ve iki adet konut tabanı bulundu. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile 24 Nisan 2015 tarihinde yapılan protokolle birlikte kazı çalışmaları kapsamında mevcut durumda YK Enerji tarafından 18 arkeolog, 75 işçi istihdam ediliyor. Bu istihdamın önemli bir bölümünü köylü kadınlar oluşturuyor. Bu kazılarda bulunan eserler, kazı evinde analiz edildikten sonra birleştirilerek Ören’de kurulan Ören Arkeopark açık hava müzesine taşınıyor. Anıtsal nitelikte mezarların, mimari yapıların ve bölgenin arkeolojik mirasını yansıtan ünik örneklerin yer aldığı Milas Ören Arkeopark Alanı, bünyesinde barındırdığı eserlerle birlikte tarihin tam 7 ayrı dönemine ve 4 bin 500 yıllık bir zaman dilimine ev sahipliği yapıyor. Taşıma işlemleri tamamlanınca Arkeopark Alanı’nda, etnografik ev şeklinde düzenlenecek olan karşılama merkezi, güvenlik üniteleri ve zeytinyağı atölyesi canlandırma alanı bulunacak” ifadelerini kullandı.
“Enerjide dışa bağımlılığı azaltıyoruz”
Dinç, “Enerjide dışa bağımlılığı, Türkiye’nin elektrik üretiminde sunduğu yüzde 2,5’lik katkı payı ile doğru orantılı olarak yüzde 2,5 engelliyor diyebiliriz. Farklı açıdan bakacak olursak aynı elektriğin modern bir doğal gaz kombine çevrim santralinde ideal şartlarda üretilmesi için yıllık yaklaşık olarak 1,3 milyar metreküp doğal gaz yakılması gerektiğini söyleyebiliriz. Bu da günümüz rakamlarına göre yıllık 1 milyar dolarlık bir doğal gaz ithalatını engellediğimiz anlamına geliyor. Kömür santralleri kapatılsın yerine 1000 MW’lık güneş santrali yapılsın, bin 200 megavatlık rüzgar yapılsın deniyor. Bir yılın 8 bin 760 saat, bir güneş santrali yılda bin 500 saat, kömür santrali ise 7 bin 500 saat çalışıyor. Termik santraller düğmeye bastığınızda size 7/24 elektrik sağlayabiliyor. Kömür santrali kapatın dediğimiz noktada bu arzı ikame etmek için ya nükleer ya da doğal gaz santrali yapılması gerekiyor” dedi.
“Kömür stoğu bitiyor”
Şu anda var olan bazı yasal sorunlar nedeniyle 2,5 yıldır yeni kömür sahası oluşturamadıklarını belirten Dinç, sözlerini şöyle tamamladı: “Hem orman bölgesiyle ilgili hukuki süreç devam ediyor hem de zeytin yasası ile ilgili değişiklik yapılması gerekiyor. 1938 yılında çıkan zeytinciliği koruma yasasına 1995 yılında zeytin sahalarının üç km civarına herhangi bir sanayi tesisi yapılamaz diye bir madde eklenmiş. Zeytinhaneler ya da zeytincilik dışında herhangi bir sanayi tesisi yapılamıyor. Buna karşın devletimiz bu santralleri kurmuş ve işletmiş ancak bu yasa şu anda bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. En azından yerli kömürle üretilen elektrik santraller için değişikliğe gidilmesi ihtiyacı hissediyoruz. Aynı sorunu yaşayan başka santraller de var. Eğer bu sorunlar çözülmezse bu santraller üretimini durdurmak zorunda kalacak. Bugün karar çıksa yeni kömüre ulaşmak için en az 14-15 aylık bir süre gerekli. Bu şekilde giderse muhtemelen aşama aşama üniteler devre dışı olacak sonra santral tamamen üretimi durduracak. Zaten yapılan hesaplamalara göre, bu bölgedeki kömür stoğu 2040 yılında bitecek. O döneme kadar bu santrallerin çalışması büyük bir önem taşıyor.”